
EDEBİ YAZILAR
KARAR
Bu kısa hikaye, yoğun bir günün ardından yorgun bir şekilde eve dönen bir karakterin, televizyon karşısında adalet üzerine düşüncelere dalmasıyla başlıyor. Haberlerde gördüğü olaylar onu, üniversitede öğrendiği altı şapkalı düşünce tekniğiyle herkesin bakış açısından değerlendirme yapmaya yönlendiriyor.
Hikâye, dünyevi mahkemeler ve ilahi adalet kavramlarını karşılaştırarak okuyucuya vicdan muhasebesi yapmaya yönlendiren derin bir mesaj içeren.
Büşra KAÇAR
BİR SONU OLMAK ZORUNDA MI ?
Dünyaya geldiğimiz günden bugüne kadar yaşadığımız bu hayat, ne sadece eğlenceden ne de başka bir şeyden ibaret. Yarınları umut edebilmek için elimizde yalnızca bu günlerimiz var. Ömrümüzün her anı geçerken, hayatı anlamlı kılan tek şey, yaşama sevincimiz ve bu sevincin bizi ayakta tutan gücü. Yaşamın sunduğu her an, bizlere umut ve neşe kaynağı oluyor; ancak bu anları fark etmek, onlardan tam anlamıyla yararlanmak, ancak içsel bir ışıkla mümkün.
Ahmet Furkan YALÇIN
HANZALA KARİKATÜRÜ
On yaşlarında ayakları çıplak, kıyafeti yamalı, sırtını okuyucuya dönen bu çocuk da kim? İsmi HANZALA. O bir karikatür. Ama bir hayal ürünü de değil. Hatta gerçeğin ta kendisi. Nasıl mı? Anlatayım.
Zeynep Sena YILMAZ
HANZALA KARİKATÜRÜ
On yaşlarında ayakları çıplak, kıyafeti yamalı, sırtını okuyucuya dönen bu çocuk da kim? İsmi HANZALA. O bir karikatür. Ama bir hayal ürünü de değil. Hatta gerçeğin ta kendisi. Nasıl mı? Anlatayım.
Zeynep Sena YILMAZ
KIRLANGIÇ
Kırlangıçla başlayalım..
Ebrehe’nin ordusuna Allah’ın gönderdiği ebabil kuşları aslında dağ Kırlangıçlarıdır,
Biz dergimizin adını kırlangıç koyarken mazimizden, âtiye uzanacak bir el umuduyla yola çıktık.
Ahmet Furkan SAYAN
MANTIKU’T TAYR
Tasavvuf edebiyatının başlıca eserlerinden olan Mantıku’t-Tayr’da kuşlar ile ilgili bir hikâye kullanılarak, çeşitli semboller aracılığıyla tasavvufun temellerini, önemli prensiplerini ve tasavvufî yaşam ile inancı anlatılmaktadır. 4724 beyitten oluşan mesnevi tarzında yazılmış bir eserdir.
Sevde Betül Karabacak
Müstevli
Ne yana dönsem yüzler hep yabancı bana. Kelimelerimin anlaşıldığından şüpheliyim. Benim ben olduğumu bildiklerinden de…
Aitliğimi kaybettiğim 12. ayın arefesi, gözlerimin yorgunluğunu dindirmiyor uykular. Gündüzleri hesap etmeyi çoktan bıraktım. Ruhumda ki sisin dağılması mı?
Geçelim bu safhayı.
Ben kara bulutlarla dolu gökyüzünün müdavimiyim, güneşli günler uğramaz coğrafyalarıma. Kulağımda yankılanan Farsça şarkı, mesela bilmez müzikalitesini insanlar. Bilmezler şiirler ruhumu nasıl tahrip eder.
Varsa yoksa magazin, kıyafet, gelecek kaygısı…
Sevde Betül Karabacak
Bir yanıt yazın