ŞEHRAZAT


Günlerden bir gün,
Saatler sabaha doğru yaklaştığında
Farz et ki en güzel dualarımda
Veya gece rüyalarımda.

Kelimelerin en seçkininde,
Saatlerce kaybolduğun anlarda,
Kitaplara hapsolduğun yıllarda,
Kaleminin zebanisi olduğun.

Orkideye âşık olduğun,
Zambakların arasında,
Bir gül bahçesinde
Veya bir hatıra defterinde.

Kaleminden dökülen mürekkepte,
Eriyip giden bir mumun
Ateşinde sevmek lazım;
Gözlerin en alevlisine bakarken,

En güzel şiirleri o gözlere okurken
Veya bağırsam mesela,
Yonca yapraklarının içinden,
En seçkin çiçeklerden,
Veya en uzak yerlerden.

Gözlerinizin içinden,
Sevdiğiniz şiirleri okurken;
Ağlarken, sevinirken,

Dağların ucuna bakarken,
Yalnızlığa boğulurken,
Sizin sevginizle ısınırken,
Cephede dövüşürken.

Veya bir mağarada düşünürken,
Ya da çiçekleri severken;
Ateşin içinden,
Yahut buz dağlarına tırmanırken.

Kolay değil,
Sonuçta bir insana
Sevmeyi öğretiyoruz;
Öyle saksıda çiçek yetiştirmeye benzemez.

Şimdi ben mesela
Evdeki üç kitabımı alsam,
Bir de ceketimi giyip çıksam;
Her şeyimi bırakıp gitsem,

Mektuplara ağlasam,
Veya güneşe derdimi anlatsam;
Yıldızları kendime dost edinsem,
En güzel yıldıza “Şehrazat” desem.

Ya da ağlayıp gülsem,
Bir şey değişecek mi hayatta?

Bir kez olsun seveceğinizi bilsem;
Yağmur, çamur,
Orman, ağaçlar,
Konuştuğum yıldızlar,
Yazarken gözyaşı döktüğüm kâğıtlar
Ve bütün hayatlar.

Hatta sokakta mırlayan kediler,
Onlara saldıran köpekler,

Yoldaki karınca,
Ter döken adamlar,
Bütün dünyalar,
Bütün şiirleri,
Bütün güzel günleri
Toplasam, bütün anıları,
Bütün şarkıları ezberlesem.

En güzel insan olsam,
Her yönüyle;
Ya da en çirkini.

Zaten sen alıştın
Adına şiirler yazılmasına.
Şimdi bırakıp gitsem,
Gittiğim yerde ağlarım.
Sen olduğun yerde mutlusun,
Ben seni beklediğim için mutsuzum.
Yoksa kim yaşamak ister dört duvarda?
Ben biliyorum,
Diyelim ki yan yana geldik,
Olmaz hani de, mesela yani.
Ben mutlu olurum;
Diyelim ki siz de mutlu oldunuz.

Ama bu kadar şiir,
Bu kadar acı…

Beklerken özlemeyi,
Hayaller kurup düşlemeyi,
Ya da adınıza şiirler yazmayı;
Ağıtlar yakmayı,
Sevgiyi ya da özlemeyi,
Beklerken beklemeyi sevmişiz.

Severken ağlamayı,
Ağlarken ölmeyi sevmişiz.

Yani bilsem mesela geleceğini,
Hiç bu kadar şiir yazar mıydım?
Görsem bir kez daha yüzünü,
Bu kadar şiire gerek var mıydı?

Hiç bu kadarına gerek yoktu.
Siz bırakmayacağımı biliyorsunuz zaten.
Ben, ne olursa olsun;
Hangi sözler çiğnenirse çiğnensin,
Hangi yeminler bozulacaksa bozulsun,
Sevdim, seviyorum.
Bir gül hatırına
Öldüm, ölüyorum.

Ahmet Furkan YALÇIN


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler: